"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Perşembe, Ekim 12, 2006

Meşe

Meşeden bahsetmek için bence en uygun mevsim sonbahar.
Zor olan nereden başlayacağını bilmek. Öyle güzel ve insanoğlu ile öyle dost bir ağaç ki...

(Fotoğraf: hedgerowmobil)
Çeşitli kullanım alanları bir yana, seyretmesi de güzel bu ağacı. Evimizin yakınındaki bir yamaçta kendi başına dikilip duran, tahminime göre en az 50 yaşında bir meşe ağacı var. Baharda minicik ve parlak yeşil yapraklarını görmek ayrı bir zevk, yazın koyu yeşile dönmüş yapraklarıyla verdiği serin gölgeyi hissetmek ayrı. Sonbaharda bir taraftan yaprakları sararırken, bir taraftan palamutlarını büyütmeye koyuluyor meşe. Yerlere dağılmış parlak meşe palamutlarını görünce yoldan çıkıyorum. Artık hiç görmemişler gibi cepler, avuçlar meşe palamudu dolu dönüyoruz eve... Aynı etkiyi bir de at kestanelerini görünce yaşıyorum. Sokak ortasıymış, ne yazar. Gelene geçene aldırmadan cepler kestaneyle dolduruluyor.
Neyse dönelim tekrar meşeye...Sonbahar meşenin zamanı dedik ya. Kışın yapraklarını dökse de her görkemli ağaç gibi güzel tepe başındaki meşemiz. Hele kar altında... Kar yağınca çevredeki çocukların kızak kaymayı sevdiği bir yamaç bu bahsettiğim. Böylece bütün bir kış yalnızlık hissetmiyor bizim meşe...
Yavaş büyüyor, ama her toprakta yetişiyor meşe. İnsan eline o pürüzsüz, güzel palamutları alınca doğal olarak ekip büyüdüğünü de görmek istiyor. Çok da zor bir iş değil bu. Meşenin nasıl ekileceğini öğrenmek ve saksıda filizlenmiş bir kaç fotoğrafını görmek isteyenlere agaclar.net'in forum bölümünden bu başlık tavsiye olunur.
Şimdilik topladığım meşe palamutlarını (ve at kestanelerini) daha önce sözünü ettiğim sonbahar koleksiyonuma eklemekle yetiniyorum. Bence her ikisi de son derece dekoratifler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder