"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Cuma, Nisan 13, 2007

Bu bahar gözüme takılanlar - 2: manolya

Aslında sırada başka mavi güzeller vardı ama bugün yolda gördüğüm bütün manolya ağaçları "önce bizden sözet, önce bizden!" diye sıkı sıkı tembih ettiler. Ben de öyle yapacağım...

Fotoğraf:jwinfred Manolya ile tanışıklığımız pek eskilere gidiyor aslında. Çocukluğumda adını çok duyar, kendisini bilmezdim. Herşeyden önce Zeki Müren'in "Benim güzel manolyam"ı vardı. Sadece bu şarkıda değil, nerede karşımıza çıksa, manolya çabuk incinen, nazlı bir sevgiliydi. Değerliydi, güzeldi. Değer atfedilmek istenen şeylere ad olurdu.

Çok sonraları -yaklaşık üç yıl önce- hiç sevmediğim bir derse azimle devam etmemi bir manolya ağacı sağladı. Aldığım diğer derslerin tersine ana kampüste değil, şehrin öbür ucunda sapa bir yerde veriliyordu ders. Sıkıcıydı. Üstelik haftanın son iş/okul günü sabahın köründe tatlı uykuyu bölüp yollara düşmeyi gerektiriyordu. Gitmemek için her hafta ne bahaneler yaratıyordum kendime. Sonra bir gün dersin Fotoğraf= elfledaverildiği binanın önünde bir ağaç çiçek açmaya başladı. Ufak ufak filizlenen tüm diğer ağaçların tersine kocaman tomurcuklar verdi önce. Sonra bu dev gibi tomurcuklar patlayıp avuç büyüklüğünde çiçeklere dönüştüler. Üzerinde tek bir yaprak bile bitmeden tüm ağaç çiçeğe büründü, çiçek oldu. Yanından geçerken gözlerimi kapatıp kokusunu içime çekmek ayrı bir zevkti. Her hafta ağacın ne şekil aldığını, çiçeklerin ne kadar büyüdüğünü görmek merakıyla derse gitmeye başladım. Bir kaç haftanın sonunda tüm çiçeklerini altındaki yeşil çimenliğe serip orada başka bir cümbüş başlattı ne olduğunu bilmediğim ağaç. Ancak bundan sonra yaprağa durdu ve bütün bir yaz boyunca da baharki halinden çok uzak, bilmeyenin dikkat etmeden geçeceği bir ağaca dönüştü. İşte her gün sokaktan geçerken veya durakta beklerken gördüğümüz ama tanımadığımız birine duyulan aşk gibi ben de o bahar aşık oluverdim bu gizemli ağaca. Ancak pek çok aramadan ve meraklı soruşturmadan sonra anladım onun "koklamaya kıyılmaz" manolya olduğunu...
Tuhaftır bu yazıya hazırlanmak için Internet'te araştırma yaparken bulduğum yazısında Mehmet Yılmaz da bir manolya ağacına aşkından bahsediyor. Bu ağacın insanda yarattığı ortak duygu aşk galiba...

Böyle olunca latince adından, kökeninden, sevdiği iklimden, topraktan falan bahsetmek de istemiyor insanın canı. İstenirse Wikipedia'nın İngilizce sayfasından, şuradan veya agaclar.net'teki şu forum girişinden bir şeyler öğrenmek mümkün tabii.
Fotoğraf:hakaider "Bir gün sahip olursam" diye umduğum hayal bahçemin en baş köşesinde bir manolya ağacı var şimdi. Mevsimi geldiğinde sokaklarında dolaşırken manolyalara rastlamanın işten bile olmadığı bir şehirde yaşamak ise büyük mutluluk!

Fotoğraflar:
1)http://www.flickr.com/photos/jimmysmith/400775002/
2)http://www.flickr.com/photos/carolinespics/124735492/
3)http://www.flickr.com/photos/hakaider/456953558/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder