"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Pazar, Nisan 08, 2007

Ne koçu, ne koçu???

Daha hafta başında Nicomedian'ın bloglararası bir etkinlik çerçevesinde yazdığı "Türkçenin yaraları - Türkçe gibi görünüp de aslında Türkçe olmayan ifadeler" adlı yazıyı okumuş, sözettiği örneklerin ("kendine iyi bak", "beni geri ara", ...) her birinde günlük konuşma tarzımızın düştüğü hallere güleyim mi, ağlayayım mı bilememiştim.

Dün Internet'te Türkçe gazeteleri dolaşırken rastladığım bir haber, daha doğrusu haberin içinde geçen bir söz ise beni gülmekten yere serdi! Aslında haberin kendisinde bir tuhaflık yok. 29 yıldır anne ve bebek hemşireliği yapan, 11 yıldır da doğum hazırlık kursları düzenleyen Ayşe Öner, nam-ı diğer "Ayşe Hemşire", anne-baba adayları için yeni bir kitap yazmış. Yazının genel içeriğinden anlaşıldığı üzere, kendisi bizde biraz unutulmaya yüz tutsa da öteden beri varolan, Batı'da ise oldukça kurumsallaşmış ve hala çok yaygın bir mesleğin saygıdeğer bir üyesi... Yani bir ebe...
Peki haberin içinde geçen "falanca filancanın eşleri falanca filancanın doğum koçluğunu(!) yapan Öner..." ifadesine ne demeli?
Ebe deyince veya olmadı "doğum hemşiresi" deyince bu mesleğin değerinden değer, öneminden önem mi eksiliyor? Yoksa daha mı az şık duruyor? Zaten kulaklarımızı tırmalayan "yönetim koçluğu", "yaşam koçluğu" gibi ithal kavramlar yetmezmiş gibi (ve de Türkçe'de zaten yüzyıllardır kullanılan bir karşılığı yokmuş gibi) "doğum koçluğu" gibi tuhaf meslek isimleri uydurmak da nereden çıktı?
Dilimizi olabildiğince sade kullanmak varken, pek çok alanda olduğu gibi meslek adlarında da bu tür abartılara, süslemelere gitmek toplumdaki genel psikoloji hakkında da acı ipuçları veriyor ne yazık ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder